Bağlanmamış develer M4y64i10
Bağlanmamış develer M4y64i10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Cocuklar Duymasın ! xD Den Gelen Arklarımızın Üye Olmaları Önemle Rica OlunuR..

 

 Bağlanmamış develer

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Boya
b>Aktif-Üye!
b>Aktif-Üye!
Boya


Takımlar : Bağlanmamış develer 3cfc6cbe9b5f994873e98f5d8805462f
Ruh hali : Bağlanmamış develer Uykulu10
Mesaj Sayısı : 68
Yaş : 28
Nerden : Annemin Karnından
Points : 202
Kayıt tarihi : 20/04/10

Bağlanmamış develer Empty
MesajKonu: Bağlanmamış develer   Bağlanmamış develer Icon_minitimeSalı Nis. 20, 2010 11:10 am







Bağlanmamış develer


Başıboş develer geziyor caddelerde, farların kör
gözlerine düşürdüğü keskin ışıklarla.
Başıboş develer geziyor alışveriş merkezlerinde,
güvenlik görevlilerini hörgüçleriyle işkillendiren. Başıboş develer
geziyor bankalarda, dudaklarında numara, sıranın kendisine gelmesini
bekleyen. Başıboş develer geziyor stadyumlarda, çimleri biçerken
kellikler bırakan sahada. Başıboş develer geziyor sahillerde, çökmek
için bank arayan kendine. Başıboş develer geziyor lunaparklarda,
çarpışan arabaları seyredip geviş getiren. Başıboş develer geziyor
kulelerde, asansörü beklerken yıldızları düşünen. Başıboş develer
geziyor dere yataklarında, su içmek için akit imzalayan selle. Başıboş
develer geziyor okullarda, tebeşir kervanları için can atan. Başıboş
develer geziyor hastanelerde, boş sedye sanılıp hasta taşınan. Başıboş
develer geziyor otellerde, tatlısını Şam'dan, kahvesini Yemen'den
getirten. Başıboş develer geziyor hipodromlarda, atlar üstüne bahis
oynayan. Başıboş develer geziyor ruhlarda, ağızları köpürmüş, nefes
nefese...
-Ey Allah'ın elçisi! Devemi başıboş bırakıp Allah'a tevekkül
edeyim mi?
-Hayır. Önce bağla, sonra tevekkül et!
Başıboş develer geziyor kütüphanelerde, boş sıraların arasında
ağır ağır dolaşan. Kütüphane görevlisi sevinçle, "İşte bir deve!" diyor,
bir canlıyla karşılaştı çünkü. Ayda bir canlıyla karşılaşmak da ne!
Heyecan veriyor kütüphanedeki can. O heyecanla sunuyor cam kenarındaki
çiçeği gülümseyen ağzına. O heyecanla boşaltıyor rafları, yerine
ulaşsın. Ve bir deve yükü kitapla salıveriyor onu şehre. İple bağlansa
da kitaplar, koştukça dökülüyor birer ikişer. Felsefe, tarih, fizik,
coğrafya... Bilimsel izler bırakıyor deve ardında. Sonunda bir kalın
kitap kalıyor sırtında müflis "cemel"in. Bir kitap, meşin ciltli,
kelimeler dökülen sayfalarından. O kitapla bakıyor vitrinlere boş boş. O
kitapla dolaşıyor caddelerini şehrin. Ta ki çözülüyor ip, bir deve gibi
çöküyor kamus yere. İkiye ayrılıyor ortadan, açarken kollarını "T".
-Tevekkül hangi harflere yaslanıyor?
-Vav, kaf ve lâm. Tek kökten üç dal ağaç!
-Sırtımızı ona mı yaslayacağız?
-Bir istinat noktasına dayanmaktır tevekkül.
-Vekâlet mi veriyoruz yoksa ağaca?
-Eğer dayanılan ağaçsa!
-Peki tevâkül ne?
-Tevekkül eder gibi yapmak.
-Sırtını boşluğa dayamak mı?
-Nefs de diyebilirsin boşluğa.
Evrendeki her şey tevekkül ediyor. O'na yaslıyor sırtını. O'na
vekâlet veriyor. Her işini havale ediyor O'na. Göğün vekâleti de, yerin
vekâleti de O'nda. Kuşların, aslanların, balıkların vekâleti.
Denizlerin, ırmakların, dağların. Ağaçlar kalem kesiliyor yazmak için
vekâletlerini. Toprak kâğıda dönüşüyor, uçsuz bucaksız bir sözleşme. Ve
soruyor "Vekil" kuluna: "Nereye gidiyorsunuz?" (Tekvir, 26) Başka bir
vekil aramaya mı, sebep perdeleri ardında! "İnsan zayıf yaratıldı," (
Nisa, 28) buyuruyor o mutlak Vekil. Madem zayıf, neden güçlüye teslim
etmiyor vekâletini? (Zayıflığının farkında değil, güçlü sanıyor
kendini.) Ya bırakıyor develerini tevekkül adına, ya boğuyor
bağlayacağım derken.
-Ey Sehl b. Abdullah! Kimdir tevekkül eden?
-Üç vasfı var: İstemez, reddetmez, hapsetmez.
-Ey Hamdun el- Kassar! Kimdir tevekkül eden?
-Allah'a ve kitabına sarılandır.
-Ey Bişru'l- Hâfî! Kimdir tevekkül eden?
-Allah'ın hükmünden hoşnut olandır.
-Ey Hüseyin b. Mansur! Sen haber ver tevekkül edenden!
-Gerçek mütevekkil, çevresinde aç varken yemek yemeyen kimsedir.
Kalbin zorlanmadan teslim olması kolay değil. Kalp dönüyor. Bir
doğuya bir batıya çeviriyor yüzünü. Kalp dönüyor. Kıbleyi bulana kadar
bitmiyor dönüşü. "Keşif ehlinin ve âriflerin dört yüz seksen yedi
dereceli makamıdır." diyor İbnü'l Arabî "tevekkül" için. Merdiven ki
bulutlara değiyor başı. Merdiven ki elmastan basamakları. Zira azla çoğu
eşit kılıyor gönülde, zenginlikle yoksulluğu. Şüpheleri kaldırıyor
ortadan, Sultan'a yaslıyor kulun ruhunu. Tevekkül harekete mani değil,
tam tersi hareket istiyor, dümeni sonsuzluğa kırarak. Bir kez tevekkül
etmesin insan, felaketleri bile kurtarıyor onu. Ümidini kestiriyor
halkın elindekinden. Ganî'ye yöneltiyor. "Sahip" kelimesini götürüyor
Sahip'e. Bir ebedî cümleyle mühürlüyor akdi. "Ni'me'l- Mevlâ ve Ni'me'n-
Nasîr." (Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır O.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bağlanmamış develer
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Köşe YazılarI-
Buraya geçin: